İçeriğe geç

Yapay Zeka ve Telif Hakkı: AI ile Ürettiğiniz Eserlerin Sahibi Gerçekten Siz misiniz?

yapay zeka ve telif hakkı

Yapay zeka ve telif hakkı konusu, Midjourney ile görseller üreten tasarımcılardan, ChatGPT ile metinler yazan içerik üreticilerine kadar geniş bir kitleyi doğrudan ilgilendiriyor. Tek bir komutla saniyeler içinde ortaya çıkan özgün bir tasarımın veya bir bestenin yasal sahibi kimdir? Bu sorunun cevabı, modern hukukun en karmaşık ve tartışmalı alanlarından birini oluşturuyor.

Ayrıca bu yazıda ele aldığımız konuları okumak yerine dinlemek isterseniz aynı konuları tartıştığımız podcast bölümümüzü aşağıdan kolayca dinleyebilirsiniz:

ÇAKIR LEX HUKUK BÜROSU
ÇAKIR LEX HUKUK BÜROSU
Yapay Zeka ve Telif Hakkı: AI ile Ürettiğiniz Eserlerin Sahibi Gerçekten Siz misiniz?
Loading
/

Bu rehberde, yapay zeka kullanarak oluşturulan eserlerin fikri mülkiyet statüsünü, potansiyel hak sahiplerini ve mevcut yasal yaklaşımları detaylı bir şekilde ele alacağız. Amacımız, bu gri alanda adımlarınızı daha bilinçli atmanızı sağlamaktır.

Fikri Mülkiyet Hukuku ve Geleneksel “Eser Sahibi” Kavramı

Fikri mülkiyet hukukunun temel taşı “eser sahibi” kavramıdır. Geleneksel yaklaşıma göre bir eserin telif hakkına konu olabilmesi için insan tarafından yaratılmış olması gerekir. Yasalar, eserin sahibinin zihinsel bir çaba göstermesini ve özgün bir yaratım ortaya koymasını bekler.

  • Sahibinin Hususiyetini Taşıma: Eser, onu yaratan kişinin yaratıcı dokunuşlarını ve özgünlüğünü yansıtmalıdır.
  • İnsan Emeği: Telif hakkı koruması, temelinde bir insanın entelektüel ve yaratıcı emeğini ödüllendirmeyi amaçlar.
  • Tüzel Kişiler: Şirketler gibi tüzel kişiler hak sahibi olabilse de, eserin ilk yaratıcısının her zaman bir insan olması gerektiği kabul edilir.

Bu noktada temel sorun başlar: Eğer yaratıcı süreçte bir insan yoksa veya rolü çok azsa, ortada korunacak bir telif hakkı var mıdır? Bu, güncel hukuki gelişmeler arasında en çok tartışılan konulardan biridir.

AI ile Üretilen Eserler: Potansiyel Hak Sahipleri Kimler?

Yapay zeka ile üretilen bir eserde sahiplik iddiasında bulunabilecek üç ana aktör bulunmaktadır. Hukuk dünyası, bu aktörlerin rollerini ve haklarını yoğun bir şekilde tartışmaktadır.

1. Kullanıcı (Komutu Giren Kişi)

En yaygın görüş, eserin haklarının yapay zekayı kullanan kişiye ait olması gerektiğidir. Sonuçta, yaratıcı fikri ve yönlendirmeyi sağlayan kullanıcıdır.

  • Argüman: Kullanıcı, verdiği detaylı komutlar (“prompt”) ile yapay zekayı bir araç olarak kullanır. Tıpkı bir fotoğrafçının kamerasını veya bir ressamın fırçasını kullanması gibi. Komut ne kadar detaylı ve yaratıcı ise, kullanıcının eser üzerindeki “insan dokunuşu” o kadar artar.
  • Karşı Argüman: Sadece birkaç kelimelik basit bir komut girmek, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında “eser sahibi” olmak için yeterli yaratıcı çaba sayılır mı? Bu, oldukça tartışmalı bir noktadır.

2. Yapay Zeka Geliştiricisi (Şirket)

Diğer bir potansiyel hak sahibi, yapay zeka modelini eğiten ve geliştiren şirkettir. Örneğin, DALL-E için OpenAI veya Midjourney için kendi geliştirici firması.

  • Argüman: Bu algoritma olmasaydı eser asla var olmayacaktı. Geliştirici, eserin ortaya çıkmasını sağlayan temel teknolojiyi yaratmıştır.
  • Karşı Argüman: Bu durum, bir fırça üreticisinin o fırçayla yapılan tüm tablolar üzerinde hak iddia etmesine benzer. Geliştiricinin, spesifik bir eserin yaratım sürecine doğrudan bir müdahalesi yoktur. Bu konu, ticaret ve borçlar hukuku kapsamında değerlendirilen lisans sözleşmeleri ile genellikle çözüme kavuşturulur.

3. Yapay Zekanın Kendisi

En fütürist ve hukuki açıdan en zorlayıcı senaryo, yapay zekanın kendisinin hak sahibi olmasıdır. Ancak mevcut hukuk sistemleri buna hazır değildir.

  • Mevcut Durum: Hukuk sistemleri, hak ve sorumluluk sahibi olarak yalnızca gerçek ve tüzel kişileri tanır. Bir makineye veya algoritmaya “eser sahibi” unvanı vermek, mevcut yasalara göre imkansızdır.
  • Gelecek Perspektifi: Yapay zekanın bilinç kazanması veya insandan ayırt edilemeyecek düzeyde yaratıcılık sergilemesi durumunda bu tartışma yeniden alevlenecektir. Bu konu, yapay zeka ve hukuk alanındaki en ileri düzey tartışmaları oluşturmaktadır.

Güncel İçtihatlar ve Ülkelerin Yaklaşımları Ne Yönde?

Dünya genelinde mahkemeler ve telif hakkı ofisleri bu konuda kararlar vermeye başladı. Bu güncel içtihatlar, gelecekteki yasal çerçevenin nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları veriyor.

  1. ABD Telif Hakkı Ofisi (U.S. Copyright Office): Bu kurum, tamamen yapay zeka tarafından üretilen ve insan müdahalesi minimum olan eserlerin telif hakkı korumasından yararlanamayacağına karar verdi. Ancak, bir insanın AI çıktısını alıp üzerinde yeterli düzeyde yaratıcı değişiklik (seçim, düzenleme, ekleme) yapması durumunda, bu yeni eserin telif hakkına konu olabileceğini belirtti.
  2. “Zarya of the Dawn” Vakası: Bir sanatçı, Midjourney ile yarattığı görselleri kullanarak bir çizgi roman oluşturdu. ABD Telif Hakkı Ofisi, metinlerin ve görsellerin düzenlenmesinin insan yaratıcılığı içerdiğine karar vererek çizgi romanın kendisine telif hakkı verdi. Ancak, tek tek görsellerin hak sahibi olarak yapay zekayı değil, sanatçıyı da görmedi ve bu görselleri kamu malı olarak değerlendirdi.
  3. Türkiye’deki Durum: Türk hukukunda henüz bu konuda yerleşik bir içtihat bulunmamaktadır. Ancak genel eğilim, eserin merkezinde insan faktörünün olması gerektiği yönündedir.

Konuyla ilgili en yetkili kurumlardan biri olan U.S. Copyright Office’in yapay zeka ile ilgili rehberine buradanulaşarak uluslararası yaklaşımlar hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Yaratıcı Endüstriler İçin Pratik Çözümler ve Sanatçı Hakları

Peki, bu hukuki belirsizlik ortamında dijital sanat ve diğer yaratıcı endüstriler içinde yer alanlar ne yapmalı?

  • Kullanım Koşullarını Okuyun: Kullandığınız yapay zeka platformunun (Midjourney, DALL-E, vb.) kullanım şartları ve lisanslama politikaları, ürettiğiniz içerik üzerindeki haklarınızı doğrudan belirler. Çoğu platform, ticari kullanım haklarını kullanıcıya verdiğini belirtir.
  • İnsan Dokunuşunu Artırın: AI çıktısını bir başlangıç noktası olarak kullanın. Üzerinde Photoshop gibi programlarla oynamalar yapın, farklı eserleri birleştirin veya kendi çizimlerinizi ekleyin. Eser üzerindeki insan emeğiniz ne kadar fazlaysa, eser sahipliği iddianız o kadar güçlenir.
  • Kayıt ve Belgeleme: Yaratım sürecinizi (kullandığınız komutları, yaptığınız düzenlemeleri) belgelemek, olası bir uyuşmazlıkta sizin lehinize olabilir.

Sonuç olarak, yapay zeka ve telif hakkı arasındaki ilişki dinamik ve sürekli gelişen bir alandır. Mevcut yasalar insan merkezli olsa da, teknoloji hukuku bu yeni gerçekliğe uyum sağlamak zorunda kalacaktır. Şimdilik en güvenli yol, yapay zekayı bir ilham ve başlangıç aracı olarak görmek ve nihai esere kendi yaratıcı ve özgün damganızı vurmaktır.

Bu karmaşık süreçte haklarınızı korumak veya projenizin hukuki durumunu netleştirmek için profesyonel hukuki danışmanlık almak en doğru adımdır. Daha fazla bilgi için blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.


Yasal Uyarı: Bu blog yazısı genel bilgilendirme amaçlı olup, hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Özel durumlarınız için mutlaka bir avukata danışınız.

  • Bu içeriği beğendiyseniz, yorum bırakmayı ve paylaşmayı unutmayın!
  • E-posta bültenimize kaydolarak benzer içeriklerden haberdar olun.
  • Konu ile ilgili sorularınız için bizimle iletişime geçin!
  • Bu sitede yayımlanan yazıların tamamı veya bir kısmı, Çakır Lex Hukuk Bürosu’nun yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz veya dağıtılamaz. İzinsiz kullanım halinde ilgili kişi veya kurumlar hakkında tüm yasal haklarımızı kullanacağımızı bildiririz.

Av. Emrullah Velat ÇAKIR
Av. Arb.Emrullah Velat ÇAKIR
Çakır hukuk bürosu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Content is protected !!